"aralarında bir seçim yapmak için" | ♪ to choose between |
- Bir seçim yapmak zorunda kalacaksın. | - You're gonna have to choose. |
- Bir seçim yapmak zorunda kalana dek. | - You'll have to choose. |
- Bir seçim yapmak zorundasın. | Okay, you know what? You gotta choose. |
- Bu mu yani? Bonzo ile Casablanca arasında bir seçim yapmak zorunda kaldım. | I had to choose between Bonzo and Casablanca. |
- Nasıl seçim yaparım ki? | - How do I choose? |
Ayrıca her gün Odin, ona katılması için ölen adamlardan seçim yapar. | And every day, Odin chooses slain men to join him. |
Kuantum fiziği yalnızca olasılıkları hesaplar. Ama bunu kabul ettiğimiz an şu soru gelir akla: Gerçek deneyimi ortaya çıkarmak için kim veya ne bu olasılıklar arasından seçim yapar? | [ Man ] Quantum physics calculates only possibilities... but if we accept this, then the question immediately comes... who, what, chooses among these possibilities... to bring the actual event of experience? |
Ben senden farklı bir seçim yaptım. | I chose different from you. |
En azından ben seçim yaptım. | At least I chose to. |
Kendimle ailem arasında bir seçim yaptım daha önce. | I chose between myself and my family before. |
Sadece bir seçim yaptım hepsi bu. | You happened to be the one I chose, that's all. |
Tamamen yanlış seçim yaptım. | Okay, I chose all wrong. |